M. Alp Doğan Erciş, 1989 yılında Erzurum’da doğmuştur. 2011 yılında Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Azeri Ressam Fikret HAŞİMOV Atölyesi’nden mezun olmuştur. 2012 yılında girdiği Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Bölümü Yüksek Lisans Programı’na halen devam etmektedir. Sanatçı, Erzurum’da yöneticiliğini yaptığı Asilhan Sanat Merkezi’nde çalışmalarını sürdürmektedir.
Bugüne kadar 30’a yakın karma etkinlikte, fuarlarda ve sempozyumlarda yer alan sanatçı, 2013 yılında Atatürk Üniversitesi Bahar Şenlikleri Grafiti ‘’Jüri Özel Ödülü’’, 2009 yılında Atatürk Üniversitesi Bahar Şenlikleri Yarışması ve Sempozyumu “Jüri Özel Ödülü’’, 2007 yılında Uluslararası 6.Kardan Heykel Yarışması ve Sempozyumu “Birincilik Ödülü’’ olmak üzere 3 ödüle layık görülmüştür. Sanatçı, Uluslararası Güzel Sanatlar Derneği kurucu üyesidir.
Sanatçının klasik tarzda figür görünümlerini ele aldığı ve figürlerin anıtsal duruşlarla resmedildiği eserlerinde, çıkış noktası genelde tek bir figürün anıtsal ve sanatsal bir pozda duruş görünümleri olmuştur. Eserlerde klasik figürler resmedilirken, modern tarzlarda müdahaleler yapıldığı görülmektedir. Ressamın harekete ve sürece verdiği bağlaşım, resimde hem asimetrik oluşumlar hem de diyagonal hareketler oluşturmaktadır. Figürlerin üzerindeki akıtmalı girişim, soyut dışa vurumcu Pollock tarzında olsa da, sanatçı eserlerinde bu soyut yüklemeye değil de klasik tarzdaki figür ve figürün hareketine daha çok ağırlık vermektedir.
Ressamın kendi iç dünyasıyla zenginleştirdiği hareketler, renk diyaloğunu ve tinsel temaları vurgulamayı ihmal etmemiştir. Figürlerinde anlam kattığı hareketler, farklı anlatım dili oluşturmuştur. Zeminde ya fonun kendisini kullanır ya da vurgulamak iştediği temanın anlatımını aktarması için yeni renkler seçer. Farklı uslup anlayışları, içsel, özlem, duygu ve düşüncelerin belli estetik kurallar çerçevesinde üç boyutlu bir düzlem üzerine yansıtılmasına dayanan aktarımıyla birlikte de hacim, mekân, hareket ve ışık etkileri görülür. Oluşturulan kompozisyon, gerçek ya da gerçek dışı olay ve olguları anlatmaya, bir öyküyü betimlemeye ya da yalnızca soyut görsel imgeler yaratmaya olanak verir.
İnsan bedenlerinin konu edinildiği eserlerde, ana temanın beden ve hareket üzerine olması sanatçının üstünde durduğu ayrıntıdır. Figürlerin hareket dilinden yararlanarak anlatmaya çalışan sanatçı, içinde kopan hisleri, duyguyu, sevgi, nefret ve sıkıntılarını figürlerin vücut hareketlerine dökerek ifade eder, bu da eserlere farklı bir bakış açısı getirir.